İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1 Eylül’ü, savaştan faşizme karşı zaferle çıkmış ülkeler, Dünya Barış Günü olarak ilan etmişti. Dünya tarihinin o en uğursuz günlerinden birini unutmamak için. İnsanlık barışı korumayı bir görev olarak bilsin, hatırlasın diye…
Oysa dünyamız, dün olduğu gibi bugün de savaşlarla yaşıyor. Dünyanın birçok bölgesinde “düşük yoğunluklu” olarak adlandırılan, on binlerce can kaybının yaşandığı savaşların sürüyor. Daha kapsamlı bir savaş tehdidi, Doğu Avrupa’da, Ortadoğu’da, Pasifik’te ve Afrikada yükseliyor.
Daha yeni atlattığımız Pandemi bile, silahlara olan yatırımı, askeri güç üzerinden rekabeti değiştiremedi. İnsanları yaşatmak, çocukları okutmak için tenezzül edilmeyen bütçeler, askeri harcamalar için ayrıldı.
Tüm ülkelerde iktidarlar, bir “dış düşman” göstererek, savaşta sahaya sürülecek olan, her türlü kaybı yaşayacak olan halklar, milliyetçilikle, ırkçılık ile, dincilikle birbirine düşmanlaştırıldı. Sözde ara buluculuk girişimleri ise bu düşmanlaştırmayı durdurmadığı gibi, aksine ateşi körüklüyor.
Oysa halkların birbirleriyle paylaşamayacağı hiçbir şey yoktur. Dostluğun kazandıracakları ise hepimiz adına olacaktır.
Öyleyse dünyaya barışı armağan edenlerin bize verdiği görevi yerine getirelim. Bugünü komşu ülkenin büyük ozanı, yoldaş Yannis Ritsos’un sözleriyle analım;
“Bilelim ki barış tüm çocukların, tüm anaların düşüdür. Barış tüm çocuklara karşı sorumluluğumuzdur. Ve eğer halklara gerçek bir müjde verilmek isteniyorsa, o ancak eşitlik temelinde bir barış için çaba göstermekle olur."
Savaş çığırtkanlığına son verin! 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun…
MANİSA TABİP ODASI YÖNETİM KURULU